BAĞIMSIZ DENETÇİNİN BAĞIMSIZLIĞI TEHLİKE ALTINDA
I.GİRİŞ
Sizce bir bağımsız denetçi borsada işlem
gören müşteri hisse senetlerini satın alabilir mi? Yazımızın başında sorumuzu
hemen cevaplayalım. Evet, bağımsız denetçiler borsada işlem gören müşteri hisse
senetlerini satın alabilirler. Bunu engelleyen hiçbir yasal düzenleme yoktur.
Yazımızın temel amacı, Sermaye Piyasası Kurulu ve Kamu Gözetim Kurumunun,
bağımsız denetçinin bağımsızlığını ortadan kaldıran durumları net olarak
belirlememesinden kaynaklanabilecek sorunlara dikkat çekmektir.
II. DÜNYADAKİ BAĞIMSIZ DENETİM SKANDALLARI
Amerika Birleşik Devletleri ve dünya ekonomisini etkileyen
finansal kriz ve skandalların en önemli figüranları hep bağımsız denetim
şirketleri olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük yedinci şirketi
olan Enron’un iflas süreci bunların içerisinde en meşhur olanıdır ve genellikle
herkes tarafından bilinmektedir. Yine Worldcom, Parmalat gibi şirketlerde yaşanan
muhasebe ve denetim skandallarının baş sorumluları olarak bağımsız denetim
şirketleri gösterilmiştir.
Bağımsız
denetim şirketleri, yaşanan muhasebe ve denetim skandallarında denetim sürecini
hakkıyla yerine getirmediği ve zamanında gerekli uyarıları yapmadığı için ciddi
eleştirilere maruz kalmışlardır. Tabi bu başarısızlığın sonucunda bağımsız
denetim şirketlerine olan güven derinden sarsılmıştır.
III. BAĞIMSIZ DENETİM SKANDALLARI SONRASI
YAPILAN YASAL DÜZENLEMER
Bilindiği gibi gerek Enron gerekse daha
sonra ortaya çıkan finansal raporlama skandalları, dünya genelinde
yatırımcıların sermaye piyasalarına olan güvenini sarsmış, bu çerçevede denetim
mesleği de yara almıştır. Yatırımcıların yeniden güvenini kazanmak için ABD’de
Sarbanes-Oxley yasası, Avrupa’da ise Parmalat ve Ahold skandallarının ardından
“Yeni Denetim Direktif Tasarısı” hazırlanmıştır. Avrupa Komisyonu
dolandırıcılık ve yolsuzlukla başa çıkabilmek için finansal tabloların
denetimiyle ilgili direktifinde, denetçilerin görevlerini netleştirerek yeni
ahlak ilkelerini kurmayı hedeflemektedir. Bu amaçla komisyon, sekizinci
direktifi yeniden ele alan bir önergeyi parlamentoya sunmuştur.
Sarbanes-Oxley
kanunu, muhasebe ve denetim mesleği açısından önemli değişiklikler getirmiştir.
Yasa ile denetçi bağımsızlığına ilişkin kurallar yeniden belirlenmiş ve
muhtemel skandalların önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Sarbanes- Oxley kanunu ile bağımsız denetçi ile ilgili
düzenleme yapma yetkisi Sermaye Piyasası ve Borsa Kuruluna (Securitiesand
Exchange Commission, SEC) verilmiştir. Komisyon 22 Ocak 2003 tarihinde “Denetçi
Bağımsızlığının Güçlendirilmesine ilişkin Kuralları” onaylamıştır.
Sarbanes- Oxley Kanunu’nun denetçi bağımsızlığı ilişkin
hükümleri aşağıdaki gibidir.
a)
Denetim Dışı Hizmetler
b)
Denetim Komitesinin Ön Onayına Tabi
Hizmetler
c)
Denetim Firmasının Ortaklarının
Rotasyonu
d)
Denetim Komitesine Sunulacak Raporlar
e)
Çıkar Çatışması
IV. TÜRKİYE’DE BAĞIMSIZ DENETİM VE BAĞIMSIZLIK
İLKESİNE AİT DÜZENLEMER
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun getirdiği en büyük değişiklik kuşkusuz
bağımsız denetim olmuştur. Daha önce sadece Sermaye Piyasası Kurumunda işlem
gören şirketler için geçerli olan bağımsız denetimin tüm kuralları değişmiş
olup, tüm yetki SPK tarafından Kamu Gözetim Kurumuna devredilmiştir.
ABD ve
Avrupa’da yaşanan tüm bu gelişmeler doğrultusunda eş zamanlı olarak ülkemizde
de bağımsız denetim ve bağımsızlık ilkesine ilişkin düzenlemeler Sermaye
Piyasası Kurulu ve Kamu Gözetim Kurumu
tarafından yapılmaktadır.
Bağımsız denetime ve
bağımsızlık ilkesine ilişkin düzenlemeler, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından
Seri X No: 22 sayılı “Sermaye Piyasasından Bağımsız Denetim Standartları
Hakkında Tebliğ” ve Kamu Gözetim Kurumu
tarafından da 26 Aralık 2012 tarihinde yayımlanan “Bağımsız Denetim
Yönetmeliği” ile belirlenmiştir.
V. TÜRKİYE’DE BAĞIMSIZLIK İLKESİNE AİT
SAKINCALAR
Amerika Birleşik Devletleri Sermaye Piyasası Kurumu (SEC)
tarafından “Denetim Müşterisine Yapılan Yatırımlar” kısmında, denetim
müşterisine yapılan ve bağımsızlığı bozan yatırımlar net olarak belirlenmiştir.
Özellikle denetçinin müşterisine yapacağı her türlü yatırım hususları ve ticari ilişkileri göz
önünde bulundurulmuş, bu yönde önlemler ve kararlar alınmıştır.
Örneğin, denetim firmasının, bu firmadaki herhangi bir
ilgili kişinin veya onun birinci derecede aile üyelerinin denetim müşterisinde
direkt yatırımları (hisse senedi, tahvil, senet, opsiyon veya diğer menkul
kıymetler gibi) , denetçinin bağımsızlığını bozan durumlar olarak
belirlenmiştir.
Diğer bir taraftan denetçinin bir
aracı kurum vasıtası ile denetim müşterisine yapacağı yatırımlar belirli şartlar çerçevesinde direkt
yatırım olarak kabul edilmekte, doğrudan
ve dolaylı yatırımlara ait hususlar tek tek
ayrıntılı bir şekilde belirlenmiş olup, her türlü önlem alınmıştır.
Türkiye’de ise Sermaye Piyasası Kurulunun
“Seri X No: 22 Madde 13”de, bağımsızlığı ortadan kaldıran durumlar
özetlenmektedir. Seri X No :22 Madde 13 2. fıkrasının a bendinde “ Bağımsız
denetim kuruluşunun ortak, yönetici, bağımsız denetçileri, denetçi yardımcıları
ve bunların 3’üncü dereceye kadar (3 üncü derece dahil) kan ve sıhri hısımları
ile eşleri veya bağımsız denetim kuruluşları tarafından müşteriden veya müşteri
ile ilgili olanlardan, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak bir menfaat elde
edilmesi durumunda bağımsızlığın ortadan kalktığı bildirilmiştir. Ancak doğrudan ve dolaylı menfaatlerinin
neler olduğu detaylandırılmamıştır.
Yine 26.Aralık.2012 tarihinde Kamu
Gözetim Kurumu tarafından yayınlanan “Bağımsız Denetim Yönetmeliği”nde madde
22’de “Bağımsızlık ve bağımsızlığın korunması” başlığı altında bağımsızlık
ilkesi özetlenmiştir.
Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 22.
maddesinin 3. fıkrasında “ Denetim kuruluşu veya denetçilerde, bağımsızlığın
zedelendiğine dair kanaat oluşması halinde bağımsızlığın ortadan kalktığı
kabul edilir” denilmiş, ancak bağımsızlığı ortadan kaldırılan durumlar
detaylı ve net olarak
belirlenmemiştir.
|
VI. SONUÇ VE ÖNERİLER
Gerek
Sermaye Piyasası Kurumu tarafından, gerekse Kamu Gözetimi Kurumu tarafından “Bağımsız Denetçiliğin
Bağımsızlığını” ortadan kaldıran
durumlar net olarak belirlenmemiş, ilgili
kanunlarda bahsedilen doğrudan ve dolaylı menfaatlerinin neler olduğu
detaylandırılmamıştır.
Örneğin “Denetçinin aracı kurumlar ile dolaylı olarak müşterisine yaptığı
yatırımlar bağımsızlığını ortadan kaldırır mı ?” veya “Müşterinin denetim
sürecinde birebir görev almış olan denetçi ile
denetim sürecinde görev almamış denetçinin müşteriye yapmış olduğu dolaylı yatırımların
yasalar karşısında durumu nedir?”
Özellikle halka arz sürecinde bağımsız denetçinin müşteri
hisselerini borsada satın alması yasal olarak yapılabilmekte ve önünde hiçbir
engel bulunmamaktadır.
Bu nedenlerden dolayı, Sermaye Piyasası Kurumu ve Kamu Gözetim Kurumu tarafından gerekli düzeltmeler yapılmalı ve
detaylara inilerek bağımsızlık ilkesin ortadan kaldıran durumlar ile özel
durumlar ayrı ayrı belirlenmelidir. Özellikle ilgili yasalarda belirtilen doğrudan
ve dolaylı menfaatlerinin neler olduğu belirtilmelidir.
Aksi halde Türkiye’de ikinci bir Enron vakasının yaşanması işten bile değildir.
Konuyla ilgili Kamu Gözetim Kurumu ile mail aracılığı ile
iletişime geçilmiş olup, denetçinin bağımsızlığını zedeleyen ve ortadan
kaldıran durumlar ile ilgili yönetmelik dışında bir çalışma olup olmadığı ve
ilerde bir çalışma yapılıp yapılmayacağı hakkında bilgi istenmiştir. Cevap
gelmesi durumunda ileriki yazılarımızda sizlerle paylaşılacaktır.
·
Makalenin Sözü ; “Bir araya gelmek, bir başlangıçtır. Bir arada
bulunmak, bir gelişmedir. Beraber çalışabilmek ise başarıdır. “ Henry Ford.
KAYNAKÇA
Sermaye Piyasası Kurulu, Sermaye
Piyasasında Bağımsız Denetim Hakkında Tebliğ, Seri:X No:22
Kamu Gözetim Kurumu Bağımsız
Denetim Yönetmeliği
Yrd. Doç. Dr. Türkan Önder; Amerika’da Yatırımcılar Nasıl Korunmaktadır.
Bağımsız Denetimde Bağımsızlık İlkesinin Sec ve SPK açısından İncelenmesi
Mustafa KOCAMEŞE, Fırat Coşkun GÜÇLÜ , SMMM- İ.Ü.S.B.E, Doktora Öğrencisi
CFE, SMMM - İ.Ü.S.B.E. Doktora Öğrencisi, Denetçi Bağımsızlığına İlişkin
Düzenlemelerin Ülkemiz ve dünya Açısından, Uygulamaları Açısından
Karşılaştırılması.
Yorumlar
Yorum Gönder