Bağımsız Denetçiler Defter Tutabilir!
Değerli meslektaşlarım, muhtemelen makalenin başlığını okuduktan sonra “hadi canım sen de. olur mu öyle şey!” diyenler
olabilir. Fakat bunu ben değil, Kamu
Gözetim Kurumu söylemekte. Kamu Gözetim Kurumu tarafından yayımlanan Bağımsız Denetçiler İçin Etik Kuralları
Standardının, Denetim
Müşterilerine Güvence Dışı Hizmetlerin Sunulmasına İlişkin Hükümlerinin
290.170 nolu paragrafında yapılan açıklamaya göre “…denetim şirketi, hizmeti sunan personelin denetim ekibinden olmaması
ve aşağıdaki şartların sağlanması koşuluyla, Kamu Yararını İlgilendiren Kuruluş
(KAYİK) olan bir denetim müşterisinin bölümleri veya ilişkili şirketleri için-
finansal tabloların veya diğer finansal bilgilerin hazırlanması ve bordro
hizmetleri dahil-rutin ve mekanik nitelikteki muhasebe ve defter tutma
hizmetlerini sunabilir” denilmektedir. Ve işin ilginç tarafı ilgili standart hükümleri
gereğince bağımsız denetçi sadece defter tutma değil, bordro hesaplarının ve raporlarının
hazırlanması, duran varlık amortismanlarının hesaplanması, mali tabloların
dönüştürülmesi, vergi beyannamelerinin, finansal tabloların ve dipnotlarının
hazırlanması gibi genel muhasebe adına
birçok işlemi yapabileceği açıkça
belirtilmiştir. Hatta bırakın genel muhasebe işlemlerini iç denetim hizmetleri,
iç denetim faaliyetlerinin yürütülmesi konusunda birçok iç denetim hizmeti de
sunabileceği belirlenmiştir. Peki tüm faaliyetler bağımsız denetim kalitesini düşüren ve
denetçinin bağımsızlığını tehlikeye sokan bir durum değil mi? Bağımsız denetim
mesleği ile ilgili kısa bir giriş yaptıktan sonra konuyu, Sermaye Piyasası Kurumu tarafından yayınlanan
Denetim Standartları, Avrupa Birliği Sekizinci Direktifi ve Uluslararası
Denetim, Güvence ve Etik Bildirimleri açısından değerlendirelim.
13.12.1987 tarih ve 19663 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren “Sermaye Piyasasındaki Dış Denetleme
Hakkında Yönetmelik” ile birlikte Türkiye’de ilk defa bağımsız
denetimin yasal olarak ilke ve kuralları belirlenmiştir. Başka bir ifadeyle, muhasebe mesleği adına
yeni bir meslek kapısının açıldığını söyleyebiliriz. Yine bağımsız denetim 01.07.2012
tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununu ile de en büyük
değişimini yaşamıştır. Bağımsız denetim mesleği bu değişim ile sınırlı
kalmayarak günümüze kadar meslek otoritesi tarafından birçok değişikliğe ve
güncellemeye tabi tutulmuştur. Mesleki
tecrübe ile sınavsız bağımsız denetçi olanlar, Türkiye Muhasebe Standartlarının
uygulama serbestliği, Kobi TFRS ve son olarak Bobi FRS derken son yedi yılda
bağımsız denetim mesleği birçok tartışmayı ve çekişmeyi geride bıraktı.
Bağımsız denetim mesleğinde yaşanan sıkıntıları daha önce yayımlanan “Bağımsız
Denetçinin Bağımsızlığı Tehlike Altında” ve “Bağımsız Denetim Mesleğinin
Kırılma Noktaları” başlıklı makalelerimle gündeme getirmeye çalıştım. Fakat
yukarıda bahsettiğim konun bağımsız denetimin kalitesi ve bağımsız denetçinin
bağımsızlığı açısından çok daha önemli olduğunu düşünüyorum.
Bu durumu kısaca SPK
tarafından yayınlanan Denetim Standartları, Avrupa Birliği Sekizinci
Direktifi ve Uluslararası Denetim, Güvence ve Etik Bildirimleri açısından
değerlendirelim.
SPK’ya göre;
SPK tarafından yayımlanan Seri X No:22 sayılı Sermaye
Piyasasında Bağımsız Denetim Standartları Hakkında Tebliğde; bağımsızlığın
korunmasına yönelik olarak bağımsız denetim firmaları ve müşterilerinin
ilişkilerinde Uluslararası Denetim Standartları’nda yer alan düzenlemeler
paralelinde koruyucu sınırlamalara yer verilerek, “Muhasebe defterlerinin tutulması ve buna ilişkin diğer hizmetlerin
verilmesi ile birlikte finansal bilgi sistemi kurulması geliştirilmesi ile işletmecilik,
muhasebe, finans konularında uygulamalarla ilgili danışmanlık hizmeti verilmesi”
açıkça yasaklanmıştır.
Avrupa Birliği Direktiflerine göre;
Avrupa Birliği açısından uyulması zorunlu denetim
standartları, 1984 yılında yayımlanan sekizinci direktif ile belirlenmiştir.
Avrupa Birliği Sekizinci Direktifinin dördüncü bölümü denetçilerin bağımsızlığı
ve mesleki etik ilkeleri ile ilgilidir. Ve genel anlamıyla denetçilerin
bağımsızlığı konusundaki düzenlemeleri yapma yetkisi üye ülke otoritelerine bırakılmakla
birlikte denetim firmalarınca denetim dışı hizmetlerin verilmesi durumunda
denetçinin bağımsızlığının azaldığı belirtmiştir.
Uluslararası Muhasebeciler için Etik Kurallarına
göre;
Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu’nun (IFAC) denetçi
bağımsızlığına ilişkin ayrıntılı düzenlemeleri Muhasebeciler İçin Etik Kurallar
çerçevesinde oluşturmuştur. IFAC meslek etiği kurallarında bağımsızlık ile
ilgili hükümler serbest meslek icra edenlere yönelik olup iki kısımdan
oluşmaktadır. İlk kısımda denetçi bağımsızlığına yönelik genel ilkeler ile bağımsızlığı
azaltan durumlar ve bağımsızlığı korumaya yönelik önlemler açıklanmıştır.
İkinci kısımda ise spesifik durumlarda uygulanacak ilkelere ilişkin açıklamalar
yapılmıştır. Yukarıda bahsettiğimiz durum IFAC tarafında yayımlanan Etik
Kurallarda; “…bir firma kamu çıkarına
haiz işletme olan bir denetim müşterisinin birimleri ya da ilgili işletmeleri
için rutin ya da mekanik olan maaş hizmetleri de dahil muhasebe ve defter tutma
hizmetleri ile finansal tabloları veya diğer finansal bilgileri hazırlama
hizmeti verilebileceği” belirtilmiştir. Ve
KGK tarafından hazırlanan Bağımsız Denetçiler İçin Etik Kuralları
Standardı Bağımsız IFAC
tarafından yayımlanan Uluslararası Muhasebeciler için Etik Kuralları referans
alınarak hazırlanmış olup bu kurallar ile
uyumludur. Peki durum bağımsız
denetçiliğin bağımsızlığı ilkesi ile ne kadar uyumludur? Ve Enron, Worldcom, Parmalat gibi dünya çapındaki
firmalarda yaşanan ve büyük kayıplara yok açan muhasebe ve denetim skandallarının
temelinde hep bağımsızlık ilkesinin ihlali yok mudur?
KGK’nun yayımlamış olduğu “Bağımsız Denetçiler İçin Etik Kuralları Standardı” Uluslararası
Denetim Standartları ve Etik Kuralları ile uyumlu olarak hazırlanmış olmasına
rağmen bağımsız denetçilerin Kamu Yararını İlgilendiren Kuruluşlara (KAYİK) ait
finansal tabloları hazırlayabilmesi, muhasebe ve defter tutma hizmetlerini verebilmesi
ile birlikte genel muhasebe adına birçok muhasebe işlemini yapabilmesi açıkçası
bir mali müşavir olarak beni çok şaşırttı. Şahsi görüşüm, bu durumun bağımsız denetimin kalitesini düşürdüğünü ve bağımsız denetçinin bağımsızlığını tehlikeye
soktuğuna İnanıyorum. Ve tüm bu
faaliyetlerin bağımsız denetimin doğasına aykırı olduğu inancındayım. Sonuç
olarak, bu iş tabiri caiz ise “Kendin
pişir kendin ye” misali, bağımsız denetçilerin kendi kendilerini denetlemesi
gibi bir durumu ortaya çıkarmaktadır.
Makalenin sözü: “Hayatın çeşitli güçlüklerine karşı üç şey
hediye edilmiştir; Ümit, uyku ve gülmek.” Immanuel
Kant
Makaleme katkılarından
dolayı Eski Vergi Müfettişi, Yeminli Mali Müşavir Sayın Vakkas KUMLUCA’ya
teşekkür ederim.
KAYNAKÇA
[1] Türkiye Denetim Standartları, Bağımsız Denetçiler İçin Etik
Kuralları.
[2] Kocameşe M., Güçlü F. Ç., Denetçi Bağımsızlığına İlişkin Düzenlemelerin
Ülkemize ve Dünya Uygulamaları Açısından Karşılaştırılması.
[3] Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu (IFAC) Profesyonel
Muhasebeciler İçin Etik Kurallar El Kitabı.
Yorumlar
Yorum Gönder