Teknolojiye Fütüristik Bir Bakış

Fütürizm, karizmatik şair Marinetti'nin öncülüğünde İtalya'da icat edildi. Geleceğe ve moderniteye odaklanan fütüristler, geleneksel kavramları ortadan kaldırmaya ve onları makine çağının enerjisiyle değiştirmeye çalışıyor ve geleceğe dair benzersiz bir vizyon yaratmaya odaklanıyorlar. 1950 yıllarında fütüristler, 2000'li yıllarda robotların ve uçan arabaların günlük yaşamın bir parçası olacağını öngörüyordu. Fütüristlerin zamanlaması doğru olmasa da öngörüleri gerçek oldu. Dünya şu an robot asistanlar, sürücüsüz araçlar ve mobil uygulamalarla birlikte teknolojik bir devrimin eşiğinde. Bu teknolojiler yakında ana akım olacak ve tüm dünyayı önemli ölçüde değiştirecek.  
Peki, dünyamız bundan 20 yıl sonra nasıl olacak? Gelecekte yediğimiz yemekler, kullandığımız teknolojiler ve içinde yaşadığımız evler… Uçan arabalar, yapay zeka robotlar, akıllı şehirler, giyilebilir teknoloji ve uzay turizmi gibi teknolojik gelişmeler hayatımızı sonsuza dek değiştirecek gibi görünüyor. Bugün dünyadaki fiziksel her şeyin üzerine dijital bir altyapı inşa ediyoruz. Öte yandan gelecek, hâlâ insanlık tarafından merak edilen belirsiz bir konu. Dünyaca ünlü araştırma kuruluşu Pew’in bu kapsamda yaptığı araştırmalara katılan  teknoloji uzmanları ve üreticilerinin tahminleri gerçekten çarpıcı. Pew’in araştırmalarında yer alan ve bize gelecek konusunda vizyon oluşturacağını düşündüğüm öngörülerim aşağıdaki gibi:
  • Teknoloji, hayatımızdaki her şeyin temelini oluşturuyor. 
Yemek, sağlık, eğitim ve iş… Elektrikli arabalar, kişisel uçan makineler, Hyperloop taşıma sistemleri, uzay yolculuğu ve asteroit madenciliğinin olduğu bir geleceğe doğru ilerliyoruz. Cildimize yara bandı tarzı fitness sensörleri takacağız, kablosuz güç kullanarak cihazlarımızı şarj edeceğiz, algoritmaların evlerimizi optimize etmesini ve korumasını sağlayacağız. Buzdolapları süt bittiğinde bize söyleyecek, televizyonlar izlemeyi bıraktığımızda güç tasarrufu için kendilerini kapattığımızı fark edecekler. Bunların bazıları gerçekleşebilir ya da hiçbiri. Bununla birlikte, üç şey kesin gibi gözüküyor: Teknoloji daha küçük, daha akıllı ve daha ucuz hale gelecek. Aslında o kadar küçük, akıllı ve ucuz olacak ki bilgisayarlar ve sensörler neredeyse her yere sığabilecek. 
  • Gelecekte büyük ve küçük tüm teknolojiler algılayıcı ve duyarlı olacak.
Her yerde bulunan yapay zeka sistemleri, insanların birbirleriyle etkileşime girmesi gibi bizimle etkileşime girecek. Giysilerimiz, ayakkabılarımız ve sırt çantalarımızdaki sensörler soluduğumuz havanın kalitesini ölçecek. Bir bardağı suyla doldurduğumuzda, camdaki sensörler, içmeden önce suyun kalitesini izleyecek.  Metabolizmamız, vücut ısımız, stres seviyemiz ve diğer sağlık göstergelerimiz sürekli olarak ölçülecek.  Tıp uzmanları siparişe göre düzenlenmiş insan organları üretecek ve kişiselleştirilmiş bir sağlık çağında yaşayacağız. 
  • Sürücüsüz araçlar, tüm tarihteki en yıkıcı teknoloji olacak. 
Ufukta daha yıkıcı teknolojiler olabilir, ancak günlük hayatımızda bunlardan daha hızlı biçimde değişikliğe yol açacak bir şey hayal etmek zor. Sürücüsüz otomobillerin ekonomisiyse çok çekici, toplumu her adımda daha fazla benimsemeye zorlayarak kendi doğal güçlerini yaratıyor. Otomobil üreticileri pedalsız ve direksiyonu olmayan arabalar üretmeye yöneliyor. Dünyadaki her ülke sürücüsüz otomobil teknolojilerinden ve endüstrisinden etkilenecek. Nakliye daha hızlı, daha ucuz ve daha kolay hale geldikçe daha fazlasını yapacağız. Çok akıcı bir toplum olacağız ve tüm bu teknolojiler doğal ve zahmetsiz görünecek. 
  • Gelecekte düşünce gücüyle telefonlarımıza komut verebileceğiz. 
Tarih boyunca insan beynine müdahale hep ilgi çekici oldu. Bir şeyi unutmak veya rahatsız edici hislerimizi yok etmek için beynimiz hacklenebilir mi? Evet neden olmasın! Eğer beynimizde bir çip olsaydı, teknik olarak bu mümkün olurdu. Daha da şaşırtıcı bir olasılık ise: Düşüncelerin kodu çözülebilirse, onlar da değiştirilebilir mi? Peki ya bir insanın beynine girip oraya kendi düşüncelerimizi yükleyebilseydik? Güney Afrikalı bilim insanlarından oluşan bir ekip, ilk kez bir insan beynini gerçek zamanlı olarak internete bağlamayı başardı. Bu, beyin kontrollü IoT uygulamalarına yönelik atılmış ilk adım. Biyomedikal mühendislerinin dünyada ilk kez bir insan beynini internete gerçek zamanlı olarak bağladığı düşünülüyor. “Brainternet” projesi beyin dalgalarını internete aktarıyor. Bu teknoloji yakın gelecekte, beyne veri şeklinde elektrik sinyalleri göndererek ve çift yönlü bir veri transferini mümkün kılacak gibi görünüyor. Gelecekte bu teknoloji sayesinde düşünce gücümüzle cihazları ve makineleri  çalıştırabileceğiz. 
Yukarıda saydıklarım bilim kurgu senaryosu olmanın çok ötesinde, hayatlarımızın bir parçası olma yolunda ilerliyor. Günümüze kadar yaşanan teknolojik gelişmeler salgın hastalıkları ortadan kaldırdı, açlık ve yoksulluğu azaltmaya yardımcı oldu, uçuşu ve küresel iletişimi mümkün kıldı. Geleceğin dünyası ise daha etkileyici bir yer olacak. Fütürizmin öncüsü İtalyan şair, Filippo Tommaso Marinetti’nin de dediği gibi: “Kendimizi umutsuzluğa değil, bilinmeyene verelim. Absürdün derin kuyularını tekrar dolduralım!”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bağımsız Denetçilik Sınavı ve Stajı Hakkında Bilinmesi Gerekenler

GENEL KURUL’A HANGİ FİNANSAL TABLOLAR SUNULACAK?

Oldu da bitti maşallah, nazar değmez inşallah!

Dijital Çağda Muhasebe Mesleğinin Yeniden Tasarımı: Mali Mühendislik-Accounting Engineering

Mali Müşavirlik Mesleğinin Geleceği Tehlikede Mi?

Meslektaşın Yeni Çilesi; BERAT

BAĞIMSIZ DENETÇİNİN BAĞIMSIZLIĞI TEHLİKE ALTINDA

VERGİ USUL KANUNU MU GÜÇLÜ YOKSA TÜRK TİCARET KANUNU MU?

TÜRKİYE EKONOMİSİ MALİ AFLARA BAĞIMLI MI?