KGK Tarafından Açıklanan Yerel Finansal Raporlama Çerçevesi Nedir?

         Sevgili meslektaşlarım, daha önce Bağımsız Denetim Mesleğinin Kırılma Noktaları” başlıklı yazımız ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununu kapsamında en büyük değişimini yaşayan bağımsız denetimin o tarihten günümüze kadar geçen sürede, meslek mensuplarını umutlandıran, hüzünlendiren ve yeri geldiğinde hayal kırıklığı yaşamasına neden olan kırılma noktalarını değerlendirmiştik.     Yazımızda bağımsız denetim sürecinde yaşanan gelişmeleri eleştirel bir yaklaşım tarzı ile değerlendirerek, kendimizce tespit ettiğimiz kırılma noktalarını başlıklar halinde sıralamıştık. Bunlardan biri de  “Uluslararası Bağımsız Denetim Yerine Türk Usulü Bağımsız Denetim Tercih Edilmesi”  başlıklı kırılma noktasıydı.       
    
Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK), Türkiye Muhasebe Standartlarının uygulama kapsamını belirleyen 26.08.2014 tarih ve 29100 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 26 sayılı Kurul Kararı ile  genel olarak kamu yararını ilgilendiren kuruluşların münferit ve konsolide finansal tablolarının hazırlanmasında Türkiye Muhasebe Standartları uygulamasını zorunlu kılmış, diğer işletmelerin ise isteğe bağlı olarak TMS uygulamasına izin vermişti.  Bu karar uyarınca bağımsız denetime tabi olup TMS  uygulamayan işletmeler yürürlükteki mevzuatı uygulayarak finansal tablolarını hazırlayacaklardı¹Diğer bir ifade ile Vergi Usul Kanunu ve Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği kapsamında hazırlanan mali tablolar üzerinde bağımsız denetim yapılabilinecekti ve bizce bu bağımsız denetimin doğasına aykırıydı.² (Nitekim ilgili kararda bu uygulamanın geçici olduğu ve düzenleme yapılacağı  belirtilmişti...)

            İşte bu noktada KGK, bu uygulamanın AB Direktifinin hükümleriyle tam uyumlu olmadığını ve temel muhasebe esasları açısından uygulamada çeşitli eksikliklerin bulunduğunu belirterek, TMS uygulamayan işletmelerin finansal tablolarının da doğru, ihtiyaca ve gerçeğe uygun sunumunu temin etmek ve AB mevzuatına tam bir uyum sağlamak üzere Yerel Finansal Raporlama Çerçevesi çalışmaları taslağını açıklayarak kamuoyu görüşüne açmıştır. KGK ’un bu çerçeve çalışmasında ki amacı daha önce eleştirdiğimiz yürürlükteki mevzuat uygulanarak hazırlanan finansal tabloların yerine, TMS göre daha basit, daha anlaşılır ve daha az maliyetli bir finansal raporlama standarttı oluşturmaktır. Böylelikle KGK Kamu Yararını İlgilendiren Kuruluşlar (KAYİK) dışındaki firmaların gereksiz maliyetlere katlanmasının önüne geçerek uygulamayı yaygınlaştırmayı amaçlamaktadır.   KGK tarafından Yerel Finansal Raporlama Çerçevesinin AB Direktifinin de yürürlük tarihi olan 1.1.2016 tarihi ve sonrasında başlayan hesap dönemlerinden itibaren uygulamaya konulması düşünülmektedir.  

              Yerel Finansal Raporlama Çerçevesinin hazırlanmasında; AB Direktifi, İngiltere’nin UFRS uygulamayan işletmeler açısından yürürlükte olan standardı (FRS 102³) ve ülkemizde daha önceden uygulanmış muhasebe düzenlemelerinin yanı sıra diğer ülkelerin yerel finansal raporlama çerçevelerinden faydalanıldığı belirtilmiştir.

             Ayrıca, Yerel Finansal Raporlama Çerçevesi yayımlanırken AB Direktifinde yer alan ölçütlere uygun bir şekilde büyük ölçekli işletme tanımının yapılması planlanmaktadır.  KGK Yerel Finansal Raporlama Çerçevesini büyük ölçekli ve orta ölçekli firmalara göre iki şekilde hazırlamayı düşünmektedir. Büyük ölçekli firmalar için daha yoğun kurallar ve uygulamalar ön görürken, orta ölçekli firmalar için daha basit kural ve uygulamalar uygulanacağı düşüncesindeyiz. Örneğin: Yerel Finansal Raporlama Çerçevesi kapsamında Konsolide Tablolar, Ertelenmiş Vergi Yükümlülükleri,  İştiraklerdeki ve İş Ortaklıklarındaki Yatırımlar ve Dipnotlarda açıklanması zorunlu olan bazı hususlar vb. hükümler büyük ölçekli firmalar için zorunlu tutulur iken orta ölçekli firmalar için muafiyet sağlanacaktır. Bu kapsamda referans alınan AB Direktifine göre aşağıdaki üç ölçütten en az ikisini sağlayan işletmeler büyük ölçekli, diğer işletme ise orta ölçekli olarak tanımlanacaktır. KGK tarafından AB Direktifinde yer alan aşağıdaki ölçütlerin TL karşılıklarının kullanılacağı düşünülmektedir.

                    Aktif Toplamı                    ≥ 20 milyon Avro
                   Net Satış Hasılatı                ≥ 40 milyon Avro
                   Çalışan Sayısı                     ≥ 250 kişi

            Diğer taraftan, KGK Yerel Finansal Raporlama Çerçevesi çalışmaları sırasında üzerinde tereddüt edilen özel hususlar ile Yerel Finansal Raporlama Çerçevesi Taslak Metnini   kamuoyu görüşlerine açarak görüş ve önerilerin en geç  11.12.2015  tarihine kadar  muhasebe.standartlari@kgk.gov.tr e-posta adresine mail yoluyla iletilmesini rica etmiştir. Bizde Gaziantep S.M.M.M. Odası Mevzuat Komisyonu olarak taslak üzerine çalışarak görüş ve önerilerimizi KGK ile paylaşacağız...

           Sonuç olarak, KGK 26.08.2014 tarih ve 29100 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 26 sayılı Kurul Kararı kapsamında, TMS uygulamayan işletmelerin yürürlükteki mevzuatı uygulayarak finansal tabloları hazırlaması uygulamasına son vermeyi amaçlamaktadır. Buradaki temel kaygı, yürürlükteki mevzuatın AB Direktifinin hükümleriyle tam uyumlu olmadığı ve temel muhasebe esasları açısından uygulamada çeşitli eksikliklerin bulunmasıydı. Bizce de doğru bir karar olup, önceki uygulama bağımsız denetimin doğasına aykırıydı. Bu vesile ile Maliye Bakanlığının Yerel Finansal Raporlama Çerçevesi Taslağı kapsamda görüşü alınarak, ortak bir çalışma sonucunda KGK ile Maliye Bakanlığı arasında tek bir muhasebe sistemi oluşturulması temennimizdir. Böylelikle ülkemizde uygulanan çift muhasebe sisteminden vazgeçilmesi sağlanmış olacaktır. Bir sonraki yazımızda Finansal Raporlama Çerçevesi Taslağı ve tereddütte düşülen özel hususlar ile ilgili görüş ve önerilerimizi kaleme alacağız.

Dipnotlar:
1-TMS uygulamayan işletmelerin finansal tablolarında uygulayacakları geçerli finansal raporlama çerçevesi Maliye Bakanlığı tarafından 26.12.1992 tarih, 21447 (M) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği (MSUGT) ve ekindeki Tek Düzen Hesap Planı olarak belirlenmişti.

2- “Bağımsız denetimin doğasına aykırı” cümlesi okuyucularda şöyle bir düşünceye yol açabilir.  Bağımsız Denetim veya Bağımsız Denetim Standartları farklı, Finansal Raporlara Standartları farklı niçin finansal tablolar hazırlanırken uygulanan muhasebe esasları veya sistemi bağımsız denetimi etkilesin. Bize göre bağımsız denetim ile finansal raporların hazırlandığı muhasebe standartları ve esasları bir bütündür. Bundan dolayı Bağımsız denetimi yapılan finansal tablolar hazırlanırken doğru, ihtiyaca ve gerçeğe uygun bir muhasebe esasları ve sisteminin seçilmemesinin bağımsız denetimin amacına aykırı olduğu düşüncesindeyiz…  

3-İncelenen ülkeler arasından İngiltere’de hazırlanan ve 1 Ocak 2015 tarihinde yürürlüğe giren 102 No’lu Finansal Raporlama Standardı (FRS 102) «Birleşik Krallık ve İrlanda Cumhuriyetinde Geçerli Finansal Raporlama Standardı» referans finansal raporlama çerçevesi olarak seçilmiştir.

4-Neden  İngiltere ve FRS 102 referans seçilmiştir:

ü  UFRS kapsamında olmayan işletmelerin bireysel ve konsolide finansal tablolarını UFRS’lere göre hazırlamalarına izin verilmektedir.
ü  UFRS uygulamayan işletmelerin ölçeklerine göre farklı standart setleri belirlenmiştir.
ü  FRS 102 büyük ve orta ölçekli işletmeler için hazırlanmış olduğundan ülkemizdeki bağımsız denetime tabi olan ancak TMS uygulamayan işletmeler açısından uygun görülmüştür.
ü  IFRS for SMEs’i esas alarak hazırlanmış; ancak bazı hususlarda IFRS for SMEs’den farklı hükümler öngörülmüştür.(maddi ve maddi olmayan duran varlıklarda yeniden değerleme, özellikli varlıklara ilişkin borçlanma maliyetlerinin aktifleştirilmesi vb.)
ü  AB Muhasebe Direktifiyle tam uyumludur.

5- Yerel Finansal Raporlama Çerçevesi çalışmasında yararlanılan düzenlemeler:
ü  SPK Seri XI/1 sayılı Sermaye Piyasasında Mali Tablo ve Raporlara İlişkin İlke ve Esaslar Hakkında Tebliğinden
ü  İngiltere’de yayımlanan «Küçük İşletmeler İçin Finansal Raporlama Standardı»ndan
ü  Diğer AB üyesi ülkelerin finansal raporlama çerçevelerinden
ü  MSUGT’lardan
ü  213 Sayılı Vergi Usul Kanunundan

6-YFRÇ’nin temel özelliklerini aşağıdaki şekilde özetlenmektedir:
ü  24 bölümden oluşmaktadır. Her bir bölüm, ele alınan konunun bütünlüğü muhafaza edilmek suretiyle ve işletmeler ile finansal tablo kullanıcılarının ihtiyaç duydukları bilgiye referansta bulunabilmelerini sağlamak amacıyla numaralandırılmış paragraflar içerecek şekilde kaleme alınmıştır.
ü  Uluslararası muhasebe ve finansal raporlama uygulamalarıyla tutarlıdır.
ü  İşletmelerin genel olarak karşılaşabileceği tüm muhasebe işlemlerine ilişkin muhasebe esaslarını belirlemektedir. Bu yönüyle başka bir standart setine ihtiyaç duyulmadan finansal tabloların hazırlanmasına imkân vermektedir.
ü   Bölümler itibarıyla yer verilen konular sade bir anlatım diliyle kaleme alınmıştır.
ü   AB düzenlemeleriyle tam uyumludur.
ü   Kabul edilebilir bir finansal raporlama çerçevesinin gerektirdiği tüm özellikleri taşımaktadır.
ü   AB Muhasebe Direktifindeki “önce küçükleri düşün” yaklaşımı muhafaza edilerek orta büyüklükteki işletmeler için genel olarak maliyet esaslı bir finansal raporlama öngörülmüş; büyük işletmelere yönelik ise ilave yükümlülükler getirilmiştir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bağımsız Denetçilik Sınavı ve Stajı Hakkında Bilinmesi Gerekenler

GENEL KURUL’A HANGİ FİNANSAL TABLOLAR SUNULACAK?

Oldu da bitti maşallah, nazar değmez inşallah!

Dijital Çağda Muhasebe Mesleğinin Yeniden Tasarımı: Mali Mühendislik-Accounting Engineering

Mali Müşavirlik Mesleğinin Geleceği Tehlikede Mi?

Meslektaşın Yeni Çilesi; BERAT

BAĞIMSIZ DENETÇİNİN BAĞIMSIZLIĞI TEHLİKE ALTINDA

VERGİ USUL KANUNU MU GÜÇLÜ YOKSA TÜRK TİCARET KANUNU MU?

TÜRKİYE EKONOMİSİ MALİ AFLARA BAĞIMLI MI?